Şu da emredildi: Yüzünü dine bir Hanif olarak çevir. Sakın müşriklerden olma.
Yunus Suresi 105
Ben bir Hanif olarak yüzümü gökleri ve yeri yaratana döndürdüm. Müşriklerden değilim ben.
Enam Suresi 79
İbrahim ne bir Yahudi idi, ne de bir Hıristiyan. O sadece hanif bir müslümandı. O müşriklerden değildi.
Ali İmran Suresi 67
Şu da kuşkusuz ki, İbrahim başlıbaşına bir ümmetti; bir Hanif olarak Allah'ın önünde eğiliyordu. Müşriklerden değildi.
Nahl Suresi 123
De ki Allah doğrusunu söylemiştir / vaadinde sadıktır.Haydi artık Hanif olarak İbrahim'in Milleti'ne uyun! Müşriklerden değildi o.
Ali İmran Suresi 95
Allah'a ortak koşmadan, Hanifler olarak... Allah'a ortak koşan kişi, gökten düşmüş de kendisini kuşlar kapışıyor veya rüzgar onu uzak bir yere fırlatıp atıyor gibidir.
İsa Peygamber Musa ve Harun Peygamberlerin Yeğeniydi
Ve Sahte Tevrat'taki Yuşa aslında İsa'nın ta kendisi.
Yazımın başlığından da anlaşılacağı üzere, İsa
Peygamber zannedilenden çok daha eski bir dönemde
yaşadı ve Kuran ayetlerinde de belirtildiği gibi Musa
ve Harun Peygamberlerin yeğeniydi. Yani aynı dönemde
yaşadılar. Tabii İsa eğer çok uzun bir ömür sürdüyse
onlardan sonra da dünyadaki serüvenine uzunca bir süre
devam etti demektir.
Bilindiği üzere elimizdeki değiştirilmiş Tevrat'da da
bahsedilen bir Meryem var ve babasının adı İmran,
abilerinin adı Musa ve Harun.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Miryam
Kuran'da da Meryem İmran'ın kızıdır. Ayrca bir ayette
kendisine "ey Harun'un kızkardeşi" şeklinde
seslenildiğini görüyoruz:
“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse
değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (19/28)
Gerçi bu ifade "Harun soyundan gelen" anlamına da
gelir. Fakat burada Meryem'in Harun'un gerçekten
kızkardeşi olduğu anlatılmakta.
Ve piyasadaki sahte Tevrat'ta Musa'nın yeğeni olan
İsa'dan da bahsedilir aslında. Ama adı daha çok Yuşa
olarak bilinir:
https://tr.wikipedia.org/wiki/Ye%C5%9Fu
"Yuşa (veya Yeşu) (İbranice: יְהוֹשֻׁ 06;ַ Yehoşua; Yunanca:
Ἰησοῦς İsa ile aynı; Latince: Josue veya Jesus;
Arapça: يشع بن نون Yuşa ibn Nun),"
Wikipedia'da da yazdığı üzere Yuşa Yunanca ve
Latince'de zaten apaçık bir şekilde "İsa" olarak
yazılmakta ve okunmakta.
Yani aslında Hristiyan ve Yahudilerin zannettiği gibi
Yuşa adında ayrı biri yoktu.
Yuşa İsa'nın ta kendisidir.
Tabii belirttiğim üzere çok uzun ömürlü birisi de
olabilir İsa Peygamber, ve Musa'nın döneminde
yaşamakla birlikte, ondan sonra da uzunca bir süre
dünya hayatında yolculuğuna devam etmiş olabilir. Bu
durumda da , tıpkı Nuh Peygamber gibi asırlarca
dünyada konuk oldu demektir.
Ve Meryem de aslında Harun ve Musa'nın kızkardeşi
demektir elbette ki.
“Ey Hârûn’un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse
değildi. Annen de iffetsiz değildi.” (Meryem Suresi
28.).
Ali İmran 50: "Tevrat'tan önümde bulunanı
doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını
size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim
size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin."
İsa'nın burada bahsettiği, gerçek Tevrat'taki
haramlardı. Yani aslında helal olan şeyler de o an
için haram kılınmıştı ve bu ceza sadece suçlu olan
topluma yönelik olmalıdır. O haramlar Yahudilerin
işlediği günahlar yüzünden muhtemelen sadece bir nesle
geçici olarak ceza olarak verilmişlerdi. Ve burada İsa
Peygamber o toplumun işlediği suç yüzünden
çocuklarının ve torunlarının aynı cezai haramları
yaşamayacaklarını müjdeliyor olmalı. Zaten
düşünsenize, o yahudi toplumunu cezalandırmak için
verilen özel haramlar, neden asırlarca torunlarına da
veya sonradan iman eden diğer toplumlara uygulansın?
Bu yüzden Tevrat'ın insanlığa sunuluşundan kısa bir
süre sonra İsa İncil'i insanlığa iletmiş ve artık bu
ceza amaçlı haramların yürürlükten kalktığını
bildirmiştir (Tabii şu an piyasada bulunan sahte
İncillerden, yani hadis kitaplarından değil,
orjinalinden bahsediyoruz).
Enam Suresi 146: Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları
haram kıldık. Onlara ayrıca sığır ve koyunun yağlarını
da haram kıldık. Sığır ve koyunun sırtlarının ve
bağırsaklarının taşıdığı yağlarla, kemiklerle karışan
yağlar bunun dışındadır. Bunu onlara azgınlıkları
yüzünden bir ceza olarak yaptık. Biz elbette sözünde
duranlarız.
Bu cezai haramlar dediğim gibi aslında normalde helal
olan temiz şeylerin Tevrat'ta sadece o suçlu topluluğa
özgü olarak yasaklanması olayıdır. Fakat, onların
gelecek çocuk ve torunlarının bu konuda bir
suçu/günahı yoktur, ya da dine sonradan yönelip iman
edenlerin ve başka toplumlardan olanların onların
yaptıklarıyla bir ilgisi yoktur . Bu bağlamda
Tevrat'tan sonra İncil'in, ya da Musa'dan sonra
İsa'nın yeni bir kitapla gelmesi, arasında öyle
asırlar falan olmaması akla yatkın geliyor.
Ve durum böyleyse, zaten bu yasaklardan kısa bir süre
sonra, kendi peygamberliği döneminde bu haramların
ortadan kalktığını, artık tüm temiz nimetlerin
Yahudilere de helal olduğunu müjdelemektedir ayetteki
(Ali İmran 50.) ifade doğrultusunca İsa Peygamber...
Bu arada, yabancı kaynakları araştırınca Yuşa
peygamberin aslında İsa olabileciğini fark edenler
olmuş.
http://www.eliyah.com/nameson.htm
İsa ve Yuşa' nın aynı kişi olduğunu gören
araştırmacıların bazıları Onun ünlü hükümdar
Tutankamon olduğunu da iddia etmekte.
Günümüzdeki sahte İncillerde (kendileri aslında hadis
kitaplarıdır) de bir bağlantı var mı İsa ile Musa
arasında diye bakınca şunu görebiliyoruz:
Matta 17. Bölüm İsa'nın görünümü değişiyor
(Mar.9:2-13; Luk.9:28-36)
"Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve
Yakup'un kardeşi Yuhanna'yı alarak yüksek bir dağa
çıktı. 2. Orada, gözlerinin önünde İsa'nın görünümü
değişti. Yüzü güneş gibi parladı, giysileri ışık gibi
bembeyaz oldu. 3. O anda Musa'yla İlyas öğrencilere
göründü. İsa ile konuşuyorlardı".
Tabii tekrar hatırlatalım; şu an piyasadaki İnciller,
Zebur veya Tevrat adını verdikleri kitaplar insan
yazımı hadis kitaplarıdır. Yani gerçekleri değildir.
Zaten Kuran, onların gerçek kitaplarını sakladıklarını
belirtir:
En'am Suresi 91: Allah'ı, kadrine/şanına yaraşır
şekilde tanıyamadılar. Çünkü, "Allah, insana hiçbir
şey vahyetmemiştir." dediler. De ki "Mûsa'nın
insanlara bir ışık, bir kılavuz olarak getirdiği
Kitap'ı kim indirdi? Siz o Kitap'ı birtakım
parşömenler yapıp ortaya sürüyorsunuz, birçoğunu da
saklıyorsunuz. Size, sizin de atalarınızın da
bilmediği şeyler öğretildi." "Allah" de, sonra bırak
onları saplandıkları batakta oynayadursunlar.
***
Bakara 136. Şöyle deyin: "Allah'a, bize indirilene,
İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, onun
torunlarına indirilene, Mûsa'ya ve İsa'ya verilene ve
diğer nebilere verilene inandık. Bunlar arasından hiç
kimseyi ayırmayız. Biz yalnız O'na/Allah'a teslim
olanlarız."
Bu ayette de İsa Peygamberin adı Musa'dan hemen sonra
geçiyor dikkat ederseniz...
Hani, biz onlara iki kişi göndermiştik, onları
yalanlamışlardı. Bunun üzerine biz, üçüncü bir kişiyle
destek vermiştik. Şöyle demişlerdi: "Biz, size
gönderilen elçileriz!" (Yasin Suresi 14. ayet).
Aynı veya yakın dönemde ve yerde birden fazla elçinin
görevlendirildiği örnekler var...
Kısacası bu durumda, yeni bir Kuran mucizesiyle daha
karşı karşıyayız demektir ve bize şu bilgileri
sunmaktadır:
1- Piyasadaki Tevrat ve İncillerde bahsedilen 2 ayrı
Meryem'in gerçekte aynı kişi olduğunu Kuran göstermiş
oluyor.
2- Yine değiştirilmiş Tevrat ve İncillerde farklı
kimseler zannedilen Yuşa ve İsa Peygamberlerin
gerçekte aynı kişi olduğunu sadece Kuran belirtmiş
oluyor (zaten Yuşa diye ayrı bir ismin de
olmadığını...).
Başka bir deyişle sahte Tevrat'ta İsa peygamberin
yaşam öyküsünden kesit olmasına karşın isim hatasından
ve öyküsünün de kısmen değiştirilmesinden dolayı pek
kimse bunun farkında değil.
Ama Kuran sayesinde bu gerçeği öğrenmiş bulunuyoruz.
3- İsa Peygamberin Musa ve Harun Peygamberlerin yeğeni
olduğunu, bu bağlamda bilinenden çok daha eski bir
çağda dünyaya geldiğini de Kuran ayetlerinden
anlamaktayız.
4- Gerçek Tevrat ile İncil'in insanlığa iletilişi
arasında zannedildiği kadar uzun bir süre geçmediği
sonucuna varabiliyoruz.
5- İsa Peygamberin yine genel kanının aksine
dünyamızda da çok uzun bir ömür geçirmiş olabileceği
ihtimaline de ulaşabiliyoruz.
Bu arada tüm peygamberlerin şu anda Rabbin Katı adı
verilen Ahiret Evreninde yaşamakta olduğunu
hatırlayalım (dolayısıyla İsa Peygamber de diğer tüm
elçiler gibi şimdiden cennette yaşamaktadır):
Ve bunun dışında, şu ayetten İsa'nın dünyamızda tıpkı
diğer peygamberler gibi evlenip çocuk sahibi olmuş
olabileceği ihtimali gözönünde bulundurulur:
-Yemin olsun, biz senden önce de resuller gönderdik,
onlara da eşler ve evlatlar verdik. Hiçbir resul,
Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize getiremez.
Her süre için bir yazı vardır. (Rad Suresi 38. ayet).
Tabii İsa Peygamberin dünyaya gelmesi Musa ve Harun'un
kavmiyle Mısır'dan çıkışı sonrası dönemlere de denk
geliyor olabilir.
6- Bu durum, milattan binlerce yıl öncesine dayanan ve
İsa peygamberin hayatıyla örtüşen efsanelerin
kaynağını da açıklamakta. İsa zannedilenden çok daha
eski bir çağda dünyaya geldiğinden, o çağlardan
günümüze kadar, yaşam öyküsü onunkine benzeyen ama
başka isimlerle anılan karakterler ortaya çıkmıştı.
Örneğin Osiris ve Horus... Yani bazılarının zannettiği
gibi İsa Peygamberin öyküsü onlardan alınma değil, tam
tersine, İsa çok daha evvelden yaşadığından onların
öyküsü peygamberin hayatından alınmaydı. Ama tabii ki
maalesef peygamberi tanrısallaştırıp ona tapındıkları
şirk efsanelerine dönüştürdüler ve Hıristiyanlık da bu
öykünün değiştirilmiş pagan versiyonu üzerine kurulu
yine ne yazık ki.
Kuran mucizelerinden ve Musa Peygamberin dönemindeki
Antik Mısır'dan bahsetmişken yeni sayılabilecek bir
tespiti de paylaşalım (bu tespiti yapan birkaç kişi
olmuş birkaç yıl önce):
Firavun dedi: "Ey seçkinler topluluğu! Ben sizin için
benden başka bir tanrı tanımıyorum. Ey Hâmân! Benim
için çamurun üzerinde ocağı yakıp/tuğla pişirip bana
bir kule yap ki Mûsa'nın tanrısına ulaşayım. Aslında
ben onun yalancılardan olduğunu sanıyorum." (Kasas
Suresi 38. ayet).
Ayetten, antik Mısır Medeniyetinde hükümdarların
önemli inşaatlarında pişmiş çamuru kullandığını
anlıyoruz.
Ve bu eski Mısır Medeniyetiyle ilgilenen
araştırmacılar ve jeologlar, yüzyıllar boyunca, Mısır
piramitlerinin yakınlardaki taşocağında kireç
taşlarının kesilip rampalarla taşınması yoluyla
yapıldığını düşünüyorlardı. Ancak günümüzde elektron
mikroskopları, üstteki blokların doğada hiçbir yerde
bulunmayan kimyası olduğunu ortaya koydu. Üstteki bu
bloklar pişmiş ve daha sonra modern çimento gibi
dökülmüştü, yani mevcut kireç taşından kesilmiş
değildir. Başka bir deyişle piramitleri oluşturan
taşların bir kısmının pişmiş kilden/çamurdan yapıldığı
ortaya çıkmıştır. Ve bunu günümüze kadar kimse
bilmiyordu, firavunların diğer medeniyetlerden gizli
tuttuğu bir inşaat tekniğiydi...
Piramitlerdeki gizem yakın bir dönemde çözüldü ve tam
da Kasas Suresi 38. ayette verilen bilgiyi doğruladı
bu buluş. Antik Mısır medeniyetinde önemli yapıların
yapımında gerçekten de pişmiş çamur kullanılmaktaydı.
Sizin yetkiniz yok foruma yeni mesaj ekleme Sizin yetkiniz yok forumdaki mesajlara cevap verme Sizin yetkiniz yok forumda konu silme Sizin yetkiniz yok forumda konu düzenleme Sizin yetkiniz yok forumda anket açma Sizin yetkiniz yok forumda ankete cevap yazma